13 Aralık 2014 Cumartesi

İnsan ve Gölgeleri



Karşıt kutupların çekim kuvveti etkisini, bir araya gelerek bütünü oluşturduğunu hepimiz biliriz. Dünya zıtlıklar üzerine kurulu bir gezegendir. Yin Yang Felsefesi ve Dualite bu teoriyi çok güzel açıklar. Doğum ve ölüm birbirine zıt kavramlar gibi dursada, yaşamı oluşturan temellerdir. 1 günün oluşumunu ele aldığımızda; gündüz ışıktır, gece karanlık… Evrende ve doğada görebildiğimiz, algılayabildiğimiz herşey karşıt kutbu ile bir bütündür.

 Toplumsal kurallar doğrultusunda bilinçaltımıza kodlanan doğrular ve yanlışlar, olması gerekenler ve olmaması gerekenler vardır. Çevre faktörünün belirlediği kurallar çerçevesinde hareket etmezsek kimse bizi sevmez, üstelik insanlar tarafından dışlanırız ve yalnız kalırız. Doğamız gereği yalnız kalmak istemeyiz ve hepimiz kendimizi dış çevreye olmak istediğimiz kişi gibi gösterir, kendimizi olmak istediğimiz kişi gibi değerlendiririz.

 İnsana özgü tüm duygu, düşünce ve davranış modelleri zıt kutbu ile bir bütün içindedir. Dışarıya yansıttığımız kişilik özelliklerimizin tam tersi içimizde mevcut olan gölgelerdir. Ancak birçoğumuz bunu bilmeyiz veya yok sayarız. Jung’un “gölge” kavramı insanın görünen ötesini inceler. Toplum içinde sergilediğimiz davranışların zıt karakterleri, içimizde var olan ve bütünü oluşturan özelliklerimizdir.

  Bizi irite eden, başkalarında acımasızca eleştirdiğimiz, gıcık olduğumuz tüm karakterler içimizde bulunan gölgeleri görebilmemize yardım eder. Kendi içimizde maskelemeyi başardığımız özellikleri, başka bir insanın rahatça sergilediğini gördüğümüzde, o insan bizde antipati yaratır ve eleştiri oklarımızın hedefi haline gelir. Çünkü biz günlük yaşantımızda, o insanın yansıttığı karakterin tam ters aksını yansıtmaktayızdır.

 Sahip olduğu kaynakları çevresindekilere cömertçe sunan bir adam, cimri insanlardan nefret eder. Oysa cömertliğin tam zıt aksı olan cimrilik, onun maskelediği gölgelerinden yanlızca bir tanesidir. Çok iyi olduğunu düşündüğümüz bir insanla kavga ettiğimizde, onun hiçte tanıdığımız gibi olmadığını söyleriz. Tanıdığımız her insanın gösterdiği yüzünün ardında, gösteremediği gölgeleri gizlidir ve bu durum her insan için geçerlidir.



 Zıtlıklar ve ikilikler, içinde bulunduğumuz sistemin ve Dünya’nın gereğidir. Çok iyi olan insan çok kötü, çok kötü olan insan çok iyidir. Gölgelerini görmeyi başararak, bu bilince erişebilen insanlar daha mutlu ve uyumlu yaşarlar. Çünkü durum kişiye özgü değildir. Her insan, ışığıyla ve karanlığıyla bir bütündür. Gölgeleriyle yüzleşme cesaretini gösteren insan başkalarını eleştirmez, yargılamaz. Herşeyin kendiyle ilgili olduğunu bilir.

 Dünyada ki en büyük sınavımız zıtlıklar, ikilemler ve gölgelerdir. Dünyadaki yolculuğumuz sona erdiğinde ve ruhlarımız bedenlerimizi terk ettiğinde, kıyamet koptuğunda ve ahiret zamanı geldiğinde, bize vadedilen sonsuz yaşamı sonsuz kılan şey; ikiliklerin ve zıtlıkların olmamasıdır…  Sonsuz evrende ki en büyük gerçek, teklik ve bütünlüktür.

 Nefret ettiğimiz, eleştirdiğimiz, sevmediğimiz insanların sevmediğimiz karakterleri bizlerin gölgesidir. İlişkilerimizdeki tüm sorunlar, bu gölgeleri bilmemekle başlar. Kendimizi bilmedikçe çevremizdeki insanlardan daha çok şikayetlenir, onları değiştirmeye yönelik eylemlerde bulunuruz. En çok eşlerimizi seçerken gölgelerimizi tercih eder, eksiklerimizi onunla tamamlamaya çalışırken aslında görmekten kaçtığımız yüzlerimizle karşılaşırız.

 En çok eleştirdiğiniz kişilere bakarak gölgelerinizi daha yakından tanıma şansı elde edebilirsiniz. Astrolojik doğum haritalarımızda da, Satürn ve Plüto’nun bulunduğu burçlar ve evler,  gölgelerimizin hangi konularda daha çok karşımıza çıkacağını gösterir.